
Amsterdam Gezi Rehberi
Hollanda’da yaşamaya başlayalı nerdeyse 3 sene olacak, 3 kocaman sene. Bu süre zarfı içerisinde sizinle özellikle Amsterdam ile ilgili birçok bilgi paylaştım, hem de tüm detaylarıyla. Bunları incelemek isterseniz instagram hesabımda öne çıkanlar bölümündeki ‘Hollanda’ albümlerine bakabilirsiniz. En son ‘Hollanda 5’te kalmıştım, belki de siz bu yazıyı okurken albüm sayısı artmıştır.
Neyse sadede gelelim, bence detaylı bir Amsterdam Gezi Rehberi için geç bile kaldım. İşte benim gözümden bakınca Amsterdam’da yapmanız gerekenler :p
Dam Meydanı
Amsterdam haritası üzerine bir raptiye saplayacak olsanız orası tam Dam Meydanı’na denk gelir. Bu meydansız bir Amsterdam düşünülemez çünkü, burası AmsterDAM’ın DAM’ı 🙂 Şöyle düşünün Amsterdam turumuz için bu meydanda buluşuyoruz ve gideceğimiz yerlere bu meydandan çil yavrusu gibi dağılıyoruz. Meydanı bilmeyen yoktur eminim ama görmek dışında biraz da detayını öğrenelim hadi 🙂

Dam Meydanı Hakkında
Dam Meydanı’na gelmeden Hollanda için oldukça önemli olan bir noktadan bahsetmek istiyorum çünkü yazılarımda burayı bol bol duyacaksınız. Hollanda’nın olmazsa olmazı, Amsterdam’a adını veren nehir; Amstel… Uithoorn yakınlarında 2 nehrin birleşmesi ile oluşan Amstel Nehri Amsterdam’ın içine kadar devam edip 13.yy’da Dam Meydanı’nın olduğu yerde gölete dönüşüyormuş. Dam Meydanı’na bağlanan keyifli Damrak Caddesi ise o dönemlerde ticaret gemilerinin bu gölete ulaştığı bir kanalmış. Yıllar içerisinde ticaretin merkezi olan bu bölge büyümüş ve Hollandalıların suyu toprağa dönüştürme kabiliyeti ile birleşmiş ve bölge Amsterdam şehrine evrilmiş.

Dam Meydanında Gezilecek Yerler
Dam Meydanının ortasında durduğunuzda çevrenizde gördüğünüz, ay şunun önünde bir fotoğraf çekilelim dediğiniz yerlere geldi sıra hazır mısınız?
Amsterdam Kraliyet Sarayı (Konninklijk Sarayı)
Meydandaki off ne büyük ne heybetli bina dediğiniz bina; Amsterdam Kraliyet Sarayı. Saray diyoruz ama yapılma amacı belediye binası olarak kullanmakmış. Sadece Napolyon’un kardeşi Louis Bonaparte burayı 4 yıl saray olarak kullanmış. Ama heybetinde midir bilemem o dönemden sonra da adı ‘saray’ olarak kalmış. Amsterdam Kraliyet Sarayı günümüzde sadece kraliçe devlet ziyaretleri, yeni yıl resepsiyonları gibi özel günlerde kullanılıyor. Güzel haber, ziyaretçilere açık, dilerseniz içini gezebilirsiniz.

Bu bina 1648 yılında Campen tarafından belediye binası olarak tasarlanmış. Bina hem dışarıdan hem de içeriden dönemin de getirisi olarak oldukça ihtişamlı şekilde inşaa edilmiş. Bina üzerinde güç ve bilgelik figürleri, adalet ve barışı simgeleyen Apollo tasvirleri, İkarus’un düşüşünü gösteren rölyef, Rambrandt’ın öğrencileri tarafından yapılan resimler, kabartmalar ve önemli sanatçıların heykelleri dakikalarca dikkatle izlenmeyi hak ediyor.

Niuewe Kerk (Yeni Kilise)
15.yy’dan kalma bir kilise için yeni demek biraz garip olacak belki ama kilisenin adı Eski Kilise’den sonra yapıldığı için Yeni Kilise olmuş:) 13.yy’dan kalma ‘Eski Kilise’ hızla büyüyen nüfusa yetmeyince Damrak’ın (önceden nehir olan- şimdili alışveriş caddesi) diğer bölümünde yer alan ve hızla gelişen bölgeye 2. bir kilise inşaa ediliyor. İşte bizim ‘Yeni Kilise’nin hikayesi 🙂 Ah içini nasıl gezerim derseniz bunun en bilindik yolu orada düzenlenen etkinliklere katılmak. Yani 1 taşla 2 kuş. Bu kilisede oldukça önemli uluslararası sanat sergileri, etkinlikler ve konserler düzenleniyor. Bunların dışında kraliyet düğünlerinin ve törenlerinin de vazgeçilmez adresi. Kraliyetten bu organizasyonlara bir davetiye alamayacağımıza göre en mantıklısı ilgimizi çekebilecek bir etkinliğe bilet almak 🙂 Kilisenin ve etkinliklerin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz. Nerede bu kilise derseniz Dam Meydanındaysanız bu kiliseyi görmeme ihtimaliniz yok, panik yapmayın. Şuraya kafesinde otururken çekilmiş bir fotoğrafını da koyalım da olayı garanti altına alalım. Kafesindeki tek olay manzarası, öyle derin bir yemek işine girmeyin bira& patates, tatlı& kahve mantıklı ikililer 🙂

Ulusal Anıt (National Monument)

Amsterdam Kraliyet Sarayının tam karşısında yer alan 22 metrelik dikilitaş. 2. Dünya savaşında hayatını kaybedenler için yapılması planlanan bu anıtın tasarım sürecinde meydana geçici olarak başka bir anıt konulmuş ve gerçek anıtın tasarımının bitmesi sabırsızlıkla beklenmiş. Nihai tasarımı 1952 yılında onaylanan anıt 4 Mayıs 1956 yılında meydandaki yerini almış. 1970’li yıllarda anıtı özgürlük sembolü olarak gösteren hipilerin buluşma noktası olan meydan günümüzde dinlenmek isteyen yorgun turistlerin uğrak noktası. Sizde aşağıdaki gibi bir manzarada soluklanmak isterseniz adresiniz Ulusal Anıt önündeki basamaklar olmalı 🙂
Yolunuz 4 Mayıs’ta buraya düşerse 2. Dünya Savaşı kayıpları ve silah arkadaşları için yapılan törene şahitlik edebilirsiniz.

Son olarak; anıtın yan kısmındaki publarda bişeyler atıştırabilirsiniz, oldukça keyifli mekanlar 🙂
Dam meydanı Amsterdam’ın kalbi demiş miydim. Buralara yolunuz düşerse bu meydanda vakit geçirin. Kuşlara yem verin, insanları izleyin, mutlaka bie eylem ya da gösteri vardır kaçırmayın, kısacası bir anlığına o kargaşaya karışın, iyi gelecek 🙂
Dam Meydanında görebileceğiniz, gidebileceğiniz diğer yerleri aşağıda özetliyorum;

- De Beijenkorf; Alışveriş yapmak ve birçok markayı bir arada bulmak isterseniz:D
- Magna Plaza; Eski Amsterdam Merkez Postanesi, çok güzel bir bina. İçerisinde butik mağazalar, restoranlar bulunuyor. 1895-1899 yılında Neo-Gotik ve Neo- Rönesans tarzda inşaa edilen binanın dış cephesi gerçekten çok güzel.
- Madame Tussaud; Meşhur balmumu müzesi.
- Kalverstraat; Meşhur alışveriş caddesi, bu cadde üzerinden Çiçek Pazarına, Leidsestraat üzerinden Leidseplein’e ulaşabilirsiniz. Benim en sevdiğim rota 🙂
- Nieuwendijk; Bu cadde biraz dar Damrak ile paralel ilerleyen (bazı mağazaların 2 tarafa da kapısı var) bir alışveriş caddesi. Güzel mağazalar var, atlamayın:p
- Damrak; Bu geniş, güzel, fazlasıyla turistik caddeden aşağıya doğru yürürseniz Amsterdam Central Stationa ulaşıyorsunuz. Çok keyifli bir cadde 🙂 Meraklıları için Primark bu cadde üzerinde…

Amsterdam’ın kalbi Dam Meydanı’ndan bu kadar yorum ve (varsa) sorularınızı bekliyorum 🙂
İpek